Diyabet, vücudun kan şekerini (glikoz) enerji olarak kullanma yeteneğini etkileyen kronik bir hastalık olduğunu ifade eden Uzman Diyetisyen Tansu Duran, “Temel fark, her iki tipte de pankreasın ürettiği insülin hormonunun işlevindeki sorunlardan kaynaklanır.” Dedi.
Duran, “Tip 1 diyabet, mutlak insülin eksikliği ile karakterize, otoimmün bir hastalıktır ve vücudun bağışıklık sistemi, pankreasta bulunan insülin üreten beta hücrelerini hedef alarak yok eder. Genellikle çocukluk ve 30 yaş altında aniden ve şiddetli başlayan tip1 diyabet önlenemez ve yaşam boyu dışarıdan insülin tedavisi gerektirir” ifadelerini kullandı.
İnsülin direnci ile başlayan, zamanla giderek ilerleyen bir hastalık olan Tip2 diyabetin ise genellikle 40 yaş üstünde sinsi ve yavaş başladığını söyleyen Duran, “Ancak obezite artışı ile çocuk ve gençlerde de görülme sıklığı artan tip 2 diyabette pankreas yeterli hatta fazla insülin salgılamasına rağmen hücreler buna yanıt vermez ve direnç başlar. Hastalık ilerledikçe insülin üretimi azalır. Tip 2 diyabette hastaların geneli fazla kilolu ya da obezdir ancak zayıf kişilerde de bu hastalık görülebilmektedir. Büyük ölçüde önlenebilen tip2 diyabet riski sağlıklı beslenme ve düzenli egzersiz ile %58’e varan oranlarda azaltılabilir.
İnsülini bulan bilim insanlarından biri olan Frederick Banting'in doğum günü olması sebebiyle 14 Kasım Dünya Diyabet Günü olarak belirlenmiştir ve diyabetin küresel bir sağlık sorunu olduğu konusunda farkındalık yaratmayı amaçlar.
Türkiye, Avrupa'da diyabet sıklığının en yüksek olduğu ve en fazla diyabetli hastanın yaşadığı üçüncü ülke konumundadır ve son çalışmalar Türkiye’de diyabet sıklığının %13.7'ye kadar yükseldiğini göstermektedir.
Tip 1 diyabetin genellikle ani ve şiddetli başladığını, tip2 diyabetinse daha sinsi seyredebileceğinden bahsetmiştik. Aşırı susama, özellikle geceleri sık idrara çıkma, açlık hissine rağmen kilo kaybı, yorgunluk ve halsizlik, yaraların geç iyileşmesi, bulanık görme, ayaklarda uyuşma ve karıncalanma tip2 diyabetin yaygın belirtilerindendir” diye konuştu
TİP 2 DİYABET ÖNLENEBİLEN BİR HASTALIKTIR
Yaşam tarzı değişiklikleri ile diyabet riskinin azaltılabileceğini kaydeden Duran, “Vücut ağırlığının özellikle visseral (iç organ) yağ kütlesinin azaltılması; düzenli fiziksel aktivite; kilo kontrolü ile kan şekerinin düşürülmesi hastalığı önlemektedir. Beslenme tarzı tip 2 diyabet riskini artıran en önemli değiştirilebilir risk faktörlerindendir. Bu doğrultuda; Rafine şeker ve işlenmiş gıdalardan uzak durulmalıdır. Tam tahıllı besinler, sebze ve meyve ağırlıklı, lifli besinler tercih edilmelidir. Porsiyon kontrolü sağlanmalıdır. Düşük glisemik indeksli gıdalar tercih edilmelidir. Doymuş ve trans yağ içerikli besin tüketimi azaltılmalıdır.
Akademik çalışmalar göz önüne alındığında beslenmenin diyabetin sadece bir yönetim aracı değil aynı zamanda birincil önleme stratejisi de olduğunu güçlü kanıtlarla ortaya koymaktadır. Sizler de sürdürülebilir sağlıklı beslenme ile sadece tabağınızı değil geleceğinizi de değiştirebilirsiniz” diyerek sözlerini noktaladı




