Isparta

BEBEKLİ EVDE BEL AĞRISI

BEBEKLİ EVDE BEL AĞRISI

Fizyoterapist Hüseyin Özcan Uyarıyor:

BEBEKLİ EVDE BEL AĞRISI

Yeni doğan bir bebeğin evin neşe kaynağı ama bedenin düzenini de baştan yazan bir dönem olduğunu hatırlatan Fizyoterapist Hüseyin Özcan, “Uykunun bölünmesi, daha çok ayakta kalma ve gün içinde defalarca tekrarlanan aynı hareketler bel bölgesinde zorlanmaya zemin hazırlayabiliyor. Üstelik bu durum sadece annelerin değil; bakım paylaşıldığında babaların da sık yaşadığı bir tablo. Bir fizyoterapist olarak bebeğimizle birlikte, bebeği almak–taşımak–uyuturken ayakta sallamak gibi tekrarların bel çevresini nasıl zorladığını ben de birebir yaşıyorum.

Bel çoğu zaman tek bir “yanlış kaldırma” ile etkilenmiyor; küçük hatalar gün içine yayıldıkça zorlanma artabiliyor. Beşiğe uzanırken mecburen belden eğilmek, puset/ana kucağını aceleyle kaldırmak, bebeği hep aynı kolda taşımak, uyutmak için ayakta sallarken bir tarafa yaslanmak… Bunlar tek tek masum görünüyor. Ama gün içinde 30–40 kez tekrarlandığında bel, dengeyi tek başına sağlamaya çalışıyor ve zamanla bedenin dengeyi koruma kapasitesi düşebiliyor.

Bu dönemde postür değişiklikleri de fark etmeden yerleşiyor. Omuzlar öne düşüyor, sırt daha kolay yuvarlanıyor. Beden kendini korumak için bazı kasları sürekli gergin tutarken bazı kaslar devre dışı kalabiliyor. Ağrı da çoğu zaman bu dengesizliğin üzerine ekleniyor. Bu yüzden bel şikâyetlerini sadece “bel bölgesi” ile sınırlı görmek çoğu zaman eksik kalır; pelvis, bel, sırt, boyun ve ekstremiteler bir bütün olarak ele alınmalıdır.

Uygulamada çoğu kişinin daha rahat tolere ettiği yaklaşım genellikle iki aşamada ilerliyor. Öncelikle ağrıyı azaltıp hareketi daha konforlu hâle getirmek önem taşıyor; çünkü ağrılı bir beden egzersize karşı isteksiz olabiliyor. Bu noktada, kişiye özel değerlendirme sonrası fizyoterapi programı içinde yer alabilen yumuşak doku uygulamaları, miyofasyal gevşetme ve eklem mobilizasyonları; günlük hareketleri daha rahat yapmayı destekleyebiliyor. Ancak bu rahatlama tek başına “kalıcı çözüm” anlamına gelmiyor.

Daha kalıcı değişim için hedef, belin bu yeni döneme uyum sağlayacak şekilde dayanıklılığını artırmak. Bebek büyüdükçe yük artıyor; dolayısıyla bedenin de kademeli olarak güçlenmesi gerekiyor. Düzenli ve sürdürülebilir bir egzersiz planı; gövde stabilitesini, pelvik kuşak desteğini ve sırt dayanıklılığını geliştirerek belin yükünü daha iyi paylaşmasına katkı sağlayabiliyor. Burada en önemli nokta “mükemmel program” değil; kısa ama düzenli, ev yaşamına uyarlanmış ve kademeli ilerleyen bir düzenin sürdürülebilmesi.

Günlük bakımda yapılacak küçük dikkatler de belin yükünü belirgin şekilde azaltabilir. Bebeği alırken yükü gövdeden uzak taşımamak, aynı tarafta ısrar etmemek, kaldırırken dönmek yerine ayaklarla yön değiştirmek… Elbette her zaman yüzde yüz dikkat etmek mümkün olmayabilir. Bu nedenle “dikkatin yetişemediği” anlarda bile bedeni daha güvenli tutan şey, kas ve eklem dayanıklılığını egzersizle desteklemektir.

Özetle: Bebekli dönemde bel ağrısı kader değil. Hekiminizin önerisi ve kişiye özel bütünsel değerlendirme ile; gerektiğinde ağrı yönetimine yönelik uygulamalar ve mutlaka egzersizle dayanıklılığı artırma birlikte planlandığında, çoğu kişide günlük yaşam konforunu artırmaya yardımcı bir yol haritası oluşturulabilir.” Dedi.

Bu metin genel bilgilendirme amacı taşır. Hastalık durumlarınızda önce hekiminizin tanısı ve yönlendirmesiyle fizyoterapistinize danışın