Günümüzde teknolojik gelişmeler hayatımızın her alanına nüfuz etmiş durumda. On yıl önce hayal bile edemeyeceğimiz bir hızla dijitalleşen dünyada, bilgiye erişim artık yalnızca birkaç saniye ve bir tuş uzağımızda. İletişimden eğitime, alışverişten gündelik yaşama kadar birçok alanda teknoloji belirleyici bir rol üstleniyor. Bu hızlı değişim, toplumların yapısını ve bireylerin yaşam tarzlarını da köklü bir biçimde dönüştürüyor. İşte tam da bu noktada, toplumun bu dönüşüm sürecini anlamlandırmak ve etkilerini analiz etmek adına sosyoloji bilimi önemli bir yere sahip.
Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesinde Akademisyen ve Sosyolog Ahmet Aydın, konuya ilişkin şu açıklamaları dile getirdi:
“Bundan on yıl önce böyle bir hayat yaşayabileceğimizi öngöremezdik. Her şeye bu kadar kolay bir şekilde ulaşabileceğimizi, dünyanın neresinde olursak olalım bir tuşla birçok bilgiye erişebileceğimizi hayal bile edemezdik. Günümüzde ise özellikle yeni nesil teknolojiyi çok daha hızlı kullanıyor. Önceki nesillerde teknolojik gelişmeler daha yavaş ilerliyordu, ancak şimdi her şey büyük bir hızla değişiyor. Telefonlar, tabletler ve şimdi de dijital saatler gibi teknolojik ürünlerle pek çok işimizi halledebiliyoruz. Dijital dünyayla iç içe yaşıyor, adeta birilerinin bizi sürekli gözetlediği bir toplumun içinde bulunuyoruz.”
“Sosyoloji, bir toplum bilimidir. Geleceğe doğrudan yön vermekten ziyade, var olan olguları ele alıp inceleyen bir bilim dalıdır. Sosyolojinin gelecekle ilgili doğrudan bir önlem alma gibi bir işlevi yoktur. Ancak sosyologlar, bugünün olaylarını inceleyerek, mevcut şartlar bu şekilde devam ederse gelecekte olası sonuçların ne olabileceğine dair öngörülerde bulunabilir. Sosyolojinin, teknolojiyi bir kenara bırakıp insanın değer yargılarını ve duygularını daha fazla ön plana alması gerekmektedir. İnsanların yalnızca bilgiyle değil, duygu ve düşünceleriyle, ruhsal yönleriyle de beslenmeye ihtiyaçları vardır” diyerek sözlerini tamamladı.