Yayla Mahallesi’nde yaşayan 79 yaşındaki Fehmi Demirsöken, 1960’lı yıllardan bu yana yorgancılık yapıyor. Çeyrek asrı aşkın süredir iğneyle iplikle yorgan diken Demirsöken, mesleğinin artık bitme noktasına geldiğini söylüyor.
“Eskiden iş çoktu,” diyor Demirsöken. “8 çırak, 10 kalfa çalışırdı yanımda. Herkesin çeyizinde el yapımı yorgan olurdu. Şimdi ise insanlar internetten alıyor. Kimse el işine dönüp bakmıyor.” Demirsöken, son yıllarda silikon yorganların tercih edilmesinden rahatsız. “Silikon yorganlar kolay diye alınıyor ama sağlık açısından yünlü yorganlar çok daha iyi,” diyor. “Yavaş yavaş insanlar farkına varmaya başladı, yine yüne dönüş başladı ama geç kaldık.”
Yeni Usta Yok, Çırak Bulmak Zor
Yorgancılığın geleceği konusunda endişeli olan usta, en büyük sıkıntının yeni neslin bu işe ilgi duymaması olduğunu anlatıyor: “Artık çırak yok. Kimse bu işi öğrenmek istemiyor. Bizim nesil bitince, bu meslek de bitecek,” diyor üzülerek.
Bir Kültür Sessizce Kayboluyor
Yorgancılık, bir dönemin geçim kapısı ve kültürel değeri olarak anılmaya devam ediyor. El emeğiyle dikilen yorganlar artık sadece birkaç usta elinde yaşamını sürdürüyor. Demirsöken’in sözleriyle, “Yorgan dikmek sadece bir iş değil, sabır ve sevgi işidir. Ama artık o sabrı gösterecek kimse kalmadı.”