Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkan Vekili Erdal İnceayan, partisinin Filistin konusundaki tutumunu kamuoyuyla paylaştı. CHP’liler, açıklamayı Isparta Kaymakkapı Meydanı’nda düzenlenen basın toplantısında yaptı.
İnceayan yaptığı konuşmada, “Cumhuriyet Halk Partisi olarak Filistin davasının tarihsel haklılığına inanıyor, Filistin halkının kendini savunma hakkını destekliyoruz.” diyerek sözlerine başladı. Açıklamasında hem İsrail’in uyguladığı zulmü hem de siyasal İslamcı terör eylemlerini açık bir dille kınadı.
CHP olarak hiçbir kutbun parçası olmayacaklarını vurgulayan İnceayan,
Cumhuriyet Halk Partisi olarak Filistin davasının tarihsel haklılığına inanıyor ve Filistin halkının kendini savunma hakkına da saygı duyuyor ve destekliyoruz.
Savaş durumunda dahi kadınların ve çocukların esir alınmasını, sivillere zarar verilmesini, işkence edilmesi ve teşhir edilmesini net bir şekilde kınıyoruz. Bu işin insani yanı. Öte yandan, CHP olarak hem dünyada hem de Türkiye'de bize dayatılan iki denklem arasına sıkıştırılmayı da reddediyoruz.
Ülke dışındaki ve ülke içindeki ikiyüzlü siyaset, bizlere şunu demek istiyor." Siyasal İslamcı teröristlerden yana mısın? Yoksa Siyonistlerden yana mısın? Hayır, bizler ikisinden de yana değiliz. Tıpkı İsrailli barışseverler gibi, tipki kadın hakları mücadelesi veren Filistinliler gibi, tıpkı Batı Şeri-a ve Gazze'deki sendikacılar gibi, köylüler ve işçiler gibi, bizler Filistin halkının kendi topraklarında özgür ve eşit şekilde yaşamasını ve İsrailli vatandaşlarında yine güvenlik içerisinde yaşamasını temel olarak savunmaktayız. Bu savunmamız ne bizim HAMAS'ı eylemleri nedeniyle korumamız Netenyahu'nun Siyonistlerinin safına düşürür. Ne de Filistin Halkının kendini savunma hakkını savunuyor olmamız bizi HAMAS'ı destekleyen bir konuma sürükler.
Bu aslında bu sorunu çözümsüz bırakmak isteyenlerin Türkiye'de ve Dünyada en sevdikleri yöntem olmuştur. A demek Siyonistleri destekliyorsun. A demek Hamas2ın eylemlerini destekliyorsun.
Öğrenmeleri gereken bir şey var ve bunu mutlaka öğrenecekler. Bizler bu tür siyasi denklemlerde şu ya da bu tarafa eklenecek bir taraf değiliz. O kutbu veya bu kutbu destekleyecek bir yerde değiliz. CHP bu oyunu bozar. Çünkü CHP kendi kutbunu ve çizgisini kendisi belirler. Biz bir kutbu desteklerken Kurucu ve kurtarıcı önderimiz Gazi Mustafa Kemal'in işaret ettiği " Yurtta Barış, Cihanda Barış" ilkesi doğrultusunda insan hakları ihlalleri yaptığı zaman hangi örgüt olursa olsun Kınarız. Ve aynı şekilde konuyu tek bir kareye sığdırmaksızın Filistin halkının haklı davasının da arkasında oluruz.
Akdeniz'den İran'a kadar uzanacak bölgesel bir savaşa gidişin senaryosunun yazıldığı sürecin başlangıcı olan İsrail - Filistin savaşının tarafı olmak insanlık suçudur.
HAMAS terör örgütü ve faşist İsrail yönetiminin birlikte körükledikleri bu uzlaşmaz tavrın altındaki nedensellikleri iyi görmek gerekmektedir.
Bundan dolayı bölgedeki çözüm mutlak barış noktasında ilerletilmeli ve gerek dünya gerekse Türkiye siyaseti konuya iki yüzlü bakma tutumundan vazgeçmelidir.
Bunlar yaşanmakta iken AKP'nin yaptığına bakın. Son derece kompartimanlara bölünmüş bir siyaset sürdürüyor. İsrailin en güçlü ticaret ortaklarından bir tanesi olarak Karabağdan - doğu akdenize kadarbir çok başlıkta da işbirliği yapıyor. Öte yandan da ona oy veren kitlelere sokaklara döküp " Mehmetçik Gazzeye" çığlıkları attırıyor.
Daha kendi oy verdikleri hükümetin ekonomik olarak bile İsrailden uzaklaşmasını, Filistinlilere yaptığı zulmü engellemeyi oyları ile dahi göstermeye çalışmayan bu yeni Osmanlıcı ve yayılımcı siyaseti CHP olarak katiyetle reddediyor ve iki yüzlü buluyoruz.
Bu nedenle Filistin meselesine uluslararası hukuk, insan hakları, eşitlik ve özgürlükler düzleminde bakıyoruz. Ve bakmaya devam edeceğiz.
CHP olarak dünyada ve Türkiye'de sorunların barışla çözülebileceğine inanıyoruz. Tabii ki bu sözde kalmayacak şekilde eyleme dökülmesi gereken bir yaklaşımla olabilir. Ancak, bu barış planları her nedense masada durmaya devam etmekte. En azından başlangıç olarak 1967 de 242 sayılı Birleşmiş Milletler kararına dönülmesi gerektiğini düşünüyoruz. Ne diyordu bu kararda 5 BM üyesi + 10 geçici üyenin tamamının oy birliği ile altına imza attığı bu karar. 1967 de İsrail'in işgal ettiği topraklardan çekilmesini öngörüyordu. Hala bu karar ve süreç tamamlanamamıştır. Dolayısı ile bir başlangıç noktasına ihtiyaç vardır. Bu sağlanmadan bunun altına imza koyan dünya devletleri ki Türkiye'de buna dahil, bunun için gerekli yaptırımları ve adımları atmadan nasıl barıştan söz edebileceğiz.
HAMAS şeriatçı ve terörist deyip Filistin halkının tamamının şeriatçı ve terörist olduğunu mu söyleyeceğiz. IŞID zihniyeti ile yanıp tutuştuklarını mı zannedeceğiz. Bu kabul edilemez. Bizler nasıl ülkemizde Kadın ve çocuk haklarını savunmak için savaş veriyorsak, eşitlik ve özgürlükler talep ediyorsak hukuk ve adaletin olmayışından isyan ediyorsak, Filistin halkının da bu savunmasının yanında olmak da HAMAS tarafında olduğumuzu göstermeyecektir.
Bunun yanı sıra İsrail'deki barış hareketinin çabalarını da desteklemiş olmak Faşist Netanyahu hükümetine destek anlamına gelmemelidir.
Bir taraftan HAMAS'la diğer taraftan işgalci Netanyahu Faşizmi ile dirsek temasında durarak Filistin sorununu çözemezsiniz. Tutarlı ve kararlı hukuki sivil girişimlerin acilen tanımlanması ve yaptırım gücüne ihtiyaç vardır.
İnsan hayatının siyasi denklemlerle belirlenmesinin içinde olmak insanlık suçuna ortak olmaktır.
Yurtta barış dünyada barış Saygılarımla. ifadelerine yer verdi.