Isparta

Gözümüz Açık Olsa da Ruhumuz Eskiye Gidiyor

Çağrı Terzi İşletmecisi Sadullah Eker, mesleği hakkında ve özellikle geçmiş dönem ürünleri kalitesi hakkında bilgiler verdi.

Terzilik mesleğindeki kullanılan ürünlerin gelişim süreci ile bilgiler veren Eker, “Ülkemizde Sümerbank gibi mükemmel bir değer vardı. Sümerbank’ın dokuduğu kıyafetlerin kumaşları çok iyi bir kalitedeydi'. Müşterilerimizden bize tamirat için hala daha sandıklarda naftalin kokusu olan, eskimeyen ve güve yeniği olmayan ürünler geliyor. O kokuyu hissettiğimizde gözümüz her ne kadar açık olsa da ruhumuz eskiye gidiyor. Şu an ben 51 yaşındayım ama buna rağmen gözüm hep eskilerin o huzurunda. Bizden yaşça büyük olan ve bu sektörde çalışan abilerimizin, sabahları dükkânına gelindiğinde demir ütüler olurdu. Ütüyü kaldırıp içerisine kömür koyulurdu ve onun sıcaklığıyla ne kadar ürün varsa hepsi ütülenirdi. Ütüdeki kömür köz haline geldiğinde ütü kapanırdı ve tozların dökülmemesi için çabalarlardı. Ağırlığını 5 kilo olarak hatırlıyorum. Güçlerini omuzlarından alıp, kıyafetleri o şekilde ütülüyorlardı. Ben o ütülerle çalışmadım ama çalışmak isterdim. Ben mesleğe başladığımda, boncuklu rezistanslı demir ütüler vardı. Telin içerisinde boncukları aynı tespih gibi döşerdik. Boncuklar, demir ütünün içerisindeki kanala takılır, ısınırdı. O da o dönem için oldukça büyük bir teknolojiydi. Demir ütülerin ardında da buharlı ütüler çıktı. Şimdi ise yeni teknoloji olarak manken ütüler var. Brandalı poşetin içerisine koyulan kıyafete sıcak ve soğuk hava vererek, montun bir obje gibi sabit kalmasını da sağlıyor. Genellikle büyük fabrikalarda kullanılıyor.
ANNEM O MAKİNAYI KULLANARAK ABİMLE BENİ BÜYÜTTÜ
“Makinalarda ise, terzi dikiş yaparken bir elle makinayı tutup, diğer eliyle dikiş dikiyormuş. Ardından da pedallı makinalar ortaya çıkmış. 1955 yılında o makinadan, dedem anneme hediye olarak almış. Kendi kıyafetindeki yırtık, sökükleri diksin istemiş. Babamın vefatının ardından tek başına kalan annem, elindeki o makinayı kullanarak, abimle beni büyüttü. Bulunduğumuz yerde terzilik yaparak bizim geleceğimizi hazırladı. Ben de annemde görerek, pedallı makinaya alışmıştım ve ailem terzilerin yanına beni çırak olarak vermek istediler. İşe ortaokul birincisi sınıfa giderken başlamıştım ve el becerisi istedikleri bir iş olduğu için hevesli bir şekilde yapabileceğim dedim. Ustanın yanına ilk gittiğim gün makinalara bakıyordum ve onlar da benim neler yapabileceğimi merak ediyordu. Annemin makinasından olan makinayı gözüme kestirip, o makinada çalışabilirim demiştim. Ustam çok şaşırmıştı ve deneme şansı tanıdı. Çalıştırdığımda orada bulunanlar ve ustam çok şaşırmıştı. O esnada düğme delikçi geldi dediler. Sonrasında motorlu kayışlı makinalar çıktı ve şimdi de dijital makinalar var.” dedi