Teknolojinin hayatımıza hızla entegre olmasıyla birlikte, dijital dünyada var olma şeklimiz de büyük bir değişim gösterdi. Artık sabah ilk iş olarak telefonumuza bakıyor, sosyal medya hesaplarımızdaki son bildirimleri kontrol ediyoruz. Gün içinde ise duygularımızı, düşüncelerimizi, hatta özel hayatımızı bu platformlar üzerinden paylaşıyoruz. Ancak bu dijital varlıklar ne kadar gerçek? Sosyal medyada sergilediğimiz benlik, aslında kim olduğumuzu yansıtıyor mu, yoksa bir tür yapay kimlik mi yaratıyoruz?

Sosyal medya, kişisel ifadenin, toplumsal etkileşimin ve hatta gündemi takip etmenin merkezi haline gelmiş durumda. İnsanlar, fotoğraflar, videolar ve yazılarla kendilerini ifade ederken, aynı zamanda toplumsal ilişkiler kuruyor ve çevrelerindeki dünyaya dair fikirler paylaşıyorlar. Ancak bu sanal alanın gerçeği ne kadar yansıttığı üzerine hala ciddi bir tartışma var. Sosyal medya, kimliklerimizi bir şekilde inşa etmemize olanak sağlıyor, ancak bu inşa etme süreci, gerçeklikle ne kadar örtüşüyor?

Başkan Başdeğirmen Ankara’daki Ispartalılarla bir araya geldi
Başkan Başdeğirmen Ankara’daki Ispartalılarla bir araya geldi
İçeriği Görüntüle

Uygulamalı Bilimler Üniversitesi'nde akademisyen ve sosyolog olan Ahmet Aydın, bu konuya dair şöyle diyor: “Bugün, sosyal medyada herkes gerçekte ne olduğunu göstermek istemiyor. İnsanlar, gerçek hayatta dile getiremedikleri düşünce ve duyguları, sanal dünyada paylaşabiliyorlar. Burada, çoğu zaman ‘ideal benlik’ ortaya çıkıyor. Bu da demek oluyor ki, sosyal medya gerçek hayatın tam bir yansıması değil. İnsanlar, dijital dünyada daha cesur, daha özgür ve bazen farklı bir kimlik edinmiş olabiliyor.” Aydın ayrıca, sosyal medyanın özellikle gençler için bir kimlik arayışı alanı haline geldiğini de ekliyor. “Facebook, genellikle daha olgun yaş grubunun tercih ettiği bir platformken, gençler Instagram ve X (eski adıyla Twitter) gibi mecraları daha fazla kullanıyor. Bu platformlar, onlara özgürlük sunuyor; ancak bu özgürlük, bazen kimlik karmaşasına yol açabiliyor.”

Günümüzün dijital dünyasında, sosyal medya yalnızca bir iletişim aracı değil, aynı zamanda bireylerin kendi kimliklerini yeniden yaratabildiği bir alan. Paylaşımlar, beğeniler ve yorumlar aracılığıyla, insanlar sosyal medyada oluşturdukları dijital kimliklerle gerçek benliklerini harmanlıyorlar. Ancak bu harmanlama, zaman içinde ciddi kimlik problemlerine yol açabiliyor. "Gerçek benliğim kim?" sorusu, pek çok genç için giderek daha karmaşık bir hal alıyor.

Sosyal medyanın sunduğu fırsatlar kadar, insanların bu platformlarda kendilerini ne şekilde tanıttığı da önemli. Dijital dünyada fazla zaman geçirmek, insanları bazen gerçek hayattaki ilişkilerinden ve kendilerinden uzaklaştırabiliyor. Bu nedenle, sosyal medya kullanımının dengeli, sağlıklı ve bilinçli olması büyük bir önem taşıyor.

Sonuçta, sosyal medya bir yansıma olabilir ama o yansıma, gerçeği tam anlamıyla yansıtmak zorunda değil. Dijital dünyada her şeyin mümkün olduğu bir ortamda, gerçek ve sanal arasındaki dengeyi bulmak, sağlıklı bir benlik algısı oluşturmak için kritik bir adım.

Muhabir: Nurgül Hancı