Eğirdir Su Ürünleri Fakültesi, Su Ürünleri Avlama ve İşleme Teknolojisi Bölümü, Avlama Teknolojisi Anabilim Dalı emekli üyesi ve Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) Bilim Danışmanı Dr. Erol Kesici, Eğirdir Gölü ile ilgili olarak gazetemize değerlendirmelerde bulundu. Dr. Kesici: “Yağmuru beklemekle gölü kurtarmamız mümkün değildir. Yıllarca gördünüz olmadı! Hiçbir yönetici gölün bu hale gelişini, iklim krizine, küresel ısınmaya, yağmurun yağmayışına bağlamakla işin içinden çıkmamalı” dedi.

Şaban Yıldırım dönemi başladı
Şaban Yıldırım dönemi başladı
İçeriği Görüntüle

Göl olmaktan çıkarak çöl olma yolunda ilerleyen Eğirdir Gölü artık son nefesini vermek üzere. Konuyla ilgili Demokrat’a değerlendirmelerde bulunan Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) Bilim Danışmanı Dr. Erol Kesici: ‘ Otuz yılı aşkın süredir Eğirdir Gölü’nün önlem alınmadığında kuruma ve bölünme tehlikesiyle karşı karşıya geleceğini defalarca belirtik ve uzun yıllardır söylediğimiz neden ve çözümleri “görmezden gelenler” bugün Eğirdir Gölü gerçeğiyle yüzleşmekteler. Beyanatlar- kabullenişler- ilginç! Koskoca 30 yılı aşkın süre geçti, gölün kurtuluşu yağışlara bırakıldı. Suyu iyi yönetemediğimizi kabullenmedikçe, çözüm bulunamaz, gölü tamamen kurutursunuz! her alanda, yetkili, yetkisiz, bilen bilmeyen, gölün bu haline gelişini yaşayan yaşamayan yine kendi mecralarınca beyanatlar vermesi ise umutları azaltmaktadır. Örneğin uzun yıllardır göreve gelmeden önce- geldikten sonrada “Eğirdir Gölü’nü kurtaracak” projeleriyle “umut yaratan yöneticiler”, göreve geldiğinden bu yana gölden su çekiminin devam etmesi ve somut bir adım atılmaması sonucunda “göldeki su kaybının buharlaşma ve yağış eksikliğinden kaynaklandığını” belirterek, “Eğirdir Gölü’nün toparlanması tamamen yağışlara bağlı. Eğirdir’de artık iki göl var” açıklamaları çok düşündürücü ve bence üzücü! Göl için hayatın kaynağı olan su için bilim ve teknolojiden ne zaman yararlanacağız! Bu sözleri dinleyen bilim insanları, bu toplantılarda neye hizmet etmekteler? Proje, proje! Bilim ne halde? Eğirdir Gölü’nün “toparlanması yağışlara bağlıysa” gölün yönetimi için kimseye gereksinim yoktur. Zaten yıllardır göl “yağışlar bu yıl çok olacak diyerek” kendi haline- doğaya bırakılmadı mı?! Gelişen bilim ve teknolojide çözüm idare etmekten değil , akılcı yönetimden geçer. Gölün bütçesini, bilançosunu korumak çok mu zordu? Neden korunmadı? Her gün geliri-gideri raporlarla belirlenmekteydi. Başka bir örnek, “Isparta’da tarımsal sulama için kontrolsüz şekilde açılan su kuyularının 10 binin üzerinde olduğu…” belirtilmekte. Gölden su alınması yasaklanınca, üreticiler en tehlikeli diğer bir yönteme başvurdular, “sondaj kuyuları açmak”! Yerel yönetimde desteklemekte, vekillerimizde “gölden su alamıyorsanız, sondaj kuyusu açın” teşviklerinde bulunmadılar mı? Gölden su almak yasak diye duyurular yapılırken, sondaj kuyularının açılmasının tehlikeli olduğu- açılması yasaktır çağrısını duyan oldu mu? Yıllarca yeraltı suyunun bu tür hesapsız, akıl dışı kullanımının göle ve geleceğimize zarar verdiğini belirttik. Durdurun bu “ felaketi” dedik! Kuyuların kaçak ve kontrolsüz olduğu belirtilmekte, peki vızır vızır geçen sondaj araçlarını hiç gören olmadı mı? Şiddetli gürültüyle çalışan sondaj makinalarının sesini duyan, muhtarlarında mı haberi yok? Gölü korumak için toplumsal beraberlik kaçınılmaz. Her taraf delik deşik edildi. Olumlu sonuçlar alınmadı, yetmedi. ilerisi için yeraltında telafisi çok zor olan tahribatlara neden olundu. Eşeleyerek çıkan su artık 100-200 -300 metrede çıkmamakta! Yağmuru beklemekle gölü kurtarmamız mümkün değildir. Yıllarca gördünüz olmadı! Hiçbir yönetici gölün bu hale gelişini, iklim krizine, küresel ısınmaya, yağmurun yağmayışına bağlamakla işin içinden çıkmamalı” dedi.

Kaynak: Haber Merkezi