Isparta

Bizden Sonrası Yok Gibi Görünüyor

Yorgancılık, yüzyıllardır Anadolu’nun pek çok yerinde ustadan çırağa aktarılan el emeği göz nuru bir meslek. Ancak günümüzde bu kadim zanaat yok olma tehlikesiyle karşı karşıya

Yorgancılık, yüzyıllardır Anadolu’nun pek çok yerinde ustadan çırağa aktarılan el emeği göz nuru bir meslek. Ancak günümüzde bu kadim zanaat yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Lale Yorgancılık sahibi Fehmi Demirsöken, “Ben bu işe küçük yaşlarda başladım. İlk zamanlar sadece iğneyi doğru tutmayı öğrenmem 6 ay sürdü. Ama o sabrı gösterirdik, çünkü mesleğin bir itibarı vardı. Şimdi ne gelen var ne soran. Çocuklar masa başı iş istiyor, el işi yapan kalmadı” diyerek serzenişte bulundu.

Geleneksel yorgancılık, makinelerin yaygınlaşmasıyla birlikte gözden düşmüş durumda. Eskiden pamuk ve yünle elle dikilen yorganlar, şimdi fabrikasyon üretime yenik düşüyor. Demirsöken, “Bir yorganı elde dikmek bazen iki günü bulur. Her deseni sabırla işlersin. Ama insanlar pazardan ucuz makine yorganı alıyor. Hâl böyle olunca gençler de bu işe yönelmiyor. Emeğin karşılığı yok artık” dedi.

Bu işi öğrenmeye gönüllü kimse kalmadığını dile getiren Demirsöken, “Bu iş sadece yorgan dikmek değil. Sabır işidir, gönül işidir. Gençlerimize sesleniyorum: Gelin bu sanatı öğrenin. Yoksa bir gün çocuklarınıza ‘bir zamanlar el yapımı yorganlar vardı’ demek zorunda kalacaksınız” diye konuştu. Yorgancılık yalnızca bir zanaat değil, kültürel bir miras olarak da yok olmanın eşiğinde.