Emekliler geçen hafta Resmi Gazete’de yayımlanan iki ayrı kara haberle sarsıldı. 14 Temmuz 2025 tarihli Resmi Gazete’de içinde en düşük emekli aylığının 16 bin 881 TL’ye tamamlanmasını öngören hükmün de yer aldığı torba kanun yayımlandı. AKP hükümeti tamamlanan en düşük emekli aylığına resmi enflasyon dışında zırnık artış yapmadı. En düşük emekli aylığını 16 bin 900 veya 17 bin liraya bile yuvarlamadılar. Bu kadar acımasız ve katı davrandılar.

İÇTİHADI BİRLEŞTİRME ÇOK ÖNEMLİ
Bu vahim karar sıradan bir yargı kararı değil. Bilindiği gibi içtihat, mahkemelerin benzer olaylarda verdikleri kararlardan oluşan yargı görüşüdür. Ancak uygulamada zaman zaman Yargıtay’ın farklı daireleri, benzer konularda farklı kararlar verebiliyor. Bu tür çelişkileri gidermek ve uygulamada birlik sağlamak amacıyla içtihatların birleştirilmesi yoluna gidiliyor.


İçtihatları birleştirme işini Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu yapıyor. İçtihadı Birleştirme Kararı (İBK) çok önemlidir. İBK içtihat farklılıklarını ortadan kaldırır, uygulamada birlik sağlar. İBK kanun olmasa da tüm ilk derece mahkemeleri, istinaf mahkemeleri, Yargıtay daireleri ve hatta Yargıtay Genel Kurulu için bağlayıcı olan en yüksek yargı kararıdır.

3 FARKLI ENFLASYON SENARYOSU
Ekonomistlerin tahminlerine göre haziran ayında enflasyonun %1 ila %2 arasında gelmesi bekleniyor. Bu tahminler ışığında memur ve emekli maaş artışlarına ilişkin 3 senaryo öne çıkıyor.


- Haziran enflasyonu %1 olursa:
Memur Zammı : %15,14
Emekli zammı (SSK/BAĞ-KUR): %16,24
- Haziran enflasyonu %1,5 olursa:
Memur zammı: %15,72
Emekli zammı: %16,82
Haziran enflasyonu %2 olursa:
Memur zammı: %16,29
Emekli zammı: %17,40
RESMİ RAKAM 3 TEMMUZ'DA AÇIKLANACAK
TÜİK'in haziran ayı enflasyon verisini 3 Temmuz 2025 Çarşamba günü açıklaması bekleniyor. Bu veriyle birlikte milyonlarca memur ve emeklinin yeni maaş zammı da netleşmiş olacak.

Emekli aylıkları ile ilgili son içtihadı birleştirme kararı hem hukuki açıdan hem de sosyal politika açısından vahim nitelikte bir karar. Emeklileri bankaları ve finansa kapitalin pençesine terk eden insafsız bir karar.  Öte yandan karar hukuk tekniği açısından da son derece tartışmalı. Kanunlarda açık haciz yasağı varken, bu karar yasanın arkasından dolanıyor ve daha ağır bir uygulamaya (blokaja) izin veriyor.


Eğer bir konuda kanunda açık, uygulanabilir bir hüküm varsa, o zaman hâkim zaten kanunu doğrudan uygulamak zorundadır.  Hakim açık kural varken kendi kafasına göre kural koyamaz. İçtihat birleştirmenin, sadece kanunda boşluk ya da yorum farklılığı varsa veya aynı kural farklı uygulanıyorsa gündeme gelmesi gerekir.


Bu yazıda kararın hukuk tekniği açısından tartışmasını yapmayacağım. Bu benim işim değil. Oy çokluğu ile alınan bu karara Kurul üyesi bazı hukukçular detaylı karşıoy yazıları yazdılar ve kararın hukuksuzluğunu ortaya koydular. Sevindirici olan bu karşıoy yazılarının ciddi bir sosyal devlet ve sosyal hukuk perspektifi ile yazılmış olmasıdır. Liberal virüsün yüksek yargı kararlarına bu derece nüfuz ettiği bir dönemde karara yazılan karşıoyları çok kıymetli bulduğumu belirtmeliyim.




BORÇ BATAĞI VE HACİZ YASAĞI
Bilindiği gibi gerek İcra ve İflas Kanunu (İİK) ve gerekse 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu emekli aylıklarının haczedilmesini yasaklar. İİK’de kısmen yer alan emekli aylığı haciz yasağı 5510 sayılı Kanunda oldukça net bir yasak olarak yer almıştır.


5510 sayılı Kanun’un 93. maddesine göre sigortalılar ve hak sahiplerinin gelir, aylık ve ödenekleri devir ve temlik edilemez. Emekli gelir, aylık ve ödenekleri SGK prim alacakları ile nafaka borçları dışında haczedilemez. Aynı maddeye göre haczi yasaklanan gelir, aylık ve ödeneklerin haczedilmesine ilişkin talepler, borçlunun muvafakatının bulunmaması hâlinde, icra müdürü tarafından reddedilir. Dahası bu haczedilemezlik ilkesini ortadan kaldıran önceden yapılan sözleşmeler de geçersizdir. Yani emeklilerin borçları karşılığında ileride doğacak emekli aylıklarına el konulması öngören ve zaruret nedeniyle yapılan sözleşmeler de geçersizdir.


Görüldüğü gibi emeklilere ilişkin çok sayıda olumsuzluk içeren 5510 sayılı Kanun’un bu maddesiyle emekli aylıklarına haciz yasağı getirilerek emeklilerin temel gelirlerinden yoksun kalması önlenmek istemiştir.  Bu madde emekli aylıklarının bankalar, finans şirketleri veya diğer ekonomik olarak güçlü kurumlar veya alacaklılar tarafından el konulmasını engellemektedir. Bu düzenleme doğrudur ve sosyal güvenlik hakkı ile sosyal devlet ilkesinin gereğidir. Bu haciz yasağı ile emeklilerin sınırlı bir düzenli geliri güvence altına alınmaktadır.

Editör Hakkında