Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi Akademisyeni ve Sosyolog Ahmet Aydın, yeme-içme bağımlılığının giderek yaygınlaştığına dikkat çekerek, bu bağımlılığın sadece fiziksel değil, psikolojik ve sosyal sorunlara da yol açtığını ifade etti. Aydın, yeme-içme alışkanlıklarını kontrol edemeyen bireylerin bu süreçte ciddi sağlık problemleriyle karşılaştığını belirtti.

Aydın, yeme-içme davranışlarını bağımlılık ve düzensiz beslenme olarak ikiye ayırarak, bağımlılıkla ilgili şu açıklamalarda bulundu: “Bağımlılık, kişinin yaptığı davranışların, kendisine zarar verdiğini bilmesine rağmen, bunu yapmaya devam etmesidir. Örneğin, bir kişi paketli gıdaların zararlı olduğunu biliyor ancak yine de onları tüketmeye devam ediyor. Bu durumda kişi, zararını görmesine rağmen o davranışı terk edemiyor. Ancak düzensiz beslenme, kişinin sağlıklı bir şekilde beslenmemesi ama bağımlılık kadar ağır bir durum değildir.”

Aydın, bağımlılığın esas olarak kişinin günlük yaşamını ve işlevlerini etkileyen bir durum olduğunu vurguluyor: “Bağımlılığında kişi, sadece yemek ve içmekle ilgilenmeye başlar. Yediği şeyin sağlık açısından zararlı olduğunu bilse de, bağımlılık onu kontrol etmesine engel olur. Yemeği sürekli düşünür, çevresinden gizli bir şekilde yer ve bu durum çevresel ilişkilerini de olumsuz etkiler.”

ERGENLİK DÖNEMİ VE YEME-İÇMEYE YÖNELME

Yeme-içme bağımlılığının genellikle ergenlik döneminde başladığına dikkat çeken Aydın, bu dönemde psikolojik boşluk hissi ve kimlik arayışı gibi faktörlerin, gençleri yeme-içmeye yönlendirdiğini söylüyor: “Ergenler, duygusal olarak boşlukta hissettiklerinde, yeme-içmeye yöneliyorlar. Son yıllarda özellikle gençlerin, yemek yerken canlı yayın yapması gibi eğilimler ortaya çıktı. Bu da beraberinde obezite ve diğer sağlık sorunlarını getiriyor.”

YEMEK, BEYNİN ÖDÜLLENDİRİLMESİYLE BAĞLANTILIDIR

Halkına Hizmet Eden Muhtarların Varlığı Toplum İçin Büyük Bir Değerdir
Halkına Hizmet Eden Muhtarların Varlığı Toplum İçin Büyük Bir Değerdir
İçeriği Görüntüle

Yeme-içme bağımlılığına dair ilginç bir noktaya değinen Aydın, yemeğin beynimizde nasıl bir ödül mekanizması oluşturduğunu açıkladı: “İnsan beyni, sürekli bir şekilde ödüllendirilmek ister. ‘Seni seviyorum’ demek, takdir edici bir söz söylemek ya da yemek yemek, tüm bunlar beynimize bir ödül hissi verir. Yeme-içme bağımlılığı olan kişiler, yedikçe kendilerini ödüllendiriyor gibi hissederler. Ancak, yedikçe kilo aldıklarını ve sağlık sorunları yaşama ihtimallerini biliyorlar, ama buna rağmen devam ederler.”

KONTROLSÜZ YEME, SAĞLIK SORUNLARINI BERABERİNDE GETİRİYOR

Aydın, yeme-içme bağımlılığının kişi üzerinde nasıl büyük bir etkisi olduğunu şu sözlerle açıkladı: “Bağımlı bireyler, yeme-içme konusunda kendilerine hayır diyemedikleri için aşırı kilo alırlar. Bu da beraberinde kas hareketlerinin kısıtlanması ve genel olarak hareketsizlik gibi sağlık sorunlarına yol açar. Ancak, bazı kişiler genetik ya da başka sağlık problemleri nedeniyle kilolu olabilir. Bu kişilerin bağımlılıkla karıştırılmaması gerekiyor.”

KENDİNE HAYIR DİYEBİLMEK, SAĞLIKLI YAŞAMIN TEMELİDİR

Son olarak, Ahmet Aydın, yeme-içme bağımlılığının önlenebilmesi için bireylerin kendilerine hayır diyebilme yetisini geliştirmeleri gerektiğini belirtti: “Yeme-içme bağımlılığı, kişisel kontrolsüzlükten kaynaklanır. Kişi, yediği şeyi ne kadar sevse de, vücuduna zarar verdiğini kabul etmeli ve buna karşı koyabilmelidir. Kendine hayır diyebilmek, sağlıklı bir yaşam sürmenin en temel adımıdır.”

Muhabir: Nurgül Hancı