Roma İmparatorluğu’nun ilk imparatoru olan Augustus, ömrünün sonuna doğru hayatını ve başarılarını kendi ağzından anlattığı bir metin hazırlar ve bunu “Anıtsal Kitabe” (Res Gestae) haline dönüştürtür. Ayrıca vasiyeti niteliğindeki bu “Res Gestae” yazıtının aslı, İmparator’un kent Roma’daki anıt mezarına kazınır. Ancak sonradan kaybolan söz konusu yazıtın bilinen üç kopyasından biri de Yalvaç’ta bulunmuştur.
M.Ö. 27 – M.S. 14 yılları arasında hüküm süren Roma İmparatoru Augustus kendi ağzından başarılarını, hayatı boyunca yaptığı işleri, savaşlarda kazandığı zaferleri, yaptırdığı yolları, çeşmeleri vb. anlattığı yazıtın aslı kent Roma’da Ağustus’un mozolesinde (kimi kaynaklara göre de anıt mezarın önündeki iki sütunun üstüne kazınmış halde) bulunurdu. Ancak bronz plakalar halinde olan yazıt zamanla kaybolmuş, günümüze ulaşmamıştır. Metin dört bölüme ayrılmış 35 paragraftan oluşur. Eser, Augustus’un öldüğü M.S. 14 yılından hemen önce yazılmıştır. İlk bölümü Augustus’un politik kariyeri; ikinci bölüm Augustus’un yurttaşlarına ve askerlerine bağışladığı para, hububat ve arazilerin listesiyle birlikte, bayındırlık işleri; üçüncü bölüm askeri faaliyetlerini ve son bölüm de Augustus’un yönetimde sahip olduğu durumu özetler. Bu metinde yer alan bilgilere göre bayındırlık projeleri için kendi servetinden yaptığı harcamanın tutarı toplam 600 milyon Denarius (dönemin para birimi) civarındadır. Arkeoloji dünyasında “Res Gestae Divi Augusti” olarak adlandırılan yazıtın bilinen üç kopyası da Anadolu topraklarındadır. Bunlardan ilki Ankara’daki Hacı Bayram Veli Camii’nin bitişiğinde bulunan ve duvarları çatı seviyesine kadar ayakta kalmayı başarmış Augustus Tapınağı üzerinde; ikincisi günümüzdeki Uluborlu ilçesi sınırları içinde bulunan Apollonia antik kentinde ve üçüncüsü de ilçemizde Pisidia Antiokheia antik kentinde ortaya çıkarılmıştır. Pisidia Antiokheia antik kentindeki yazıtın parçaları, Tiberius Meydanı kazıları sırasında, Augustus kutsal alanına girişi sağlayan anıtsal kapının kalıntıları arasında ele geçirilmiştir. Bu da bize yazıtın, Augustus Tapınağı’na girişi sağlayan üç kemerli anıtsal giriş kapısında olduğunu gösterir. Antik kentteki Latince yazıtın, küçük harflerden oluşması, çok yüksekte olmayıp herkesin okuyabileceği bir konumda, göz hizasında, muhtemelen orta girişi oluşturan kemerin iki yanında (Augustus Tapınağına gelenlerin giriş sırasında okuyabilmeleri için) yerleştirildiğini gösterir. 1924 yılında Amerikan heyetinin yaptığı kazılarda ele geçen yazıt parçaları bugün Yalvaç Müzesi’nde Klasik Salonda sergilenmektedir. Zamanın imkanları dahilinde mütevazi, günümüz tekniklerine göre kötü bir restorasyon sonucu beton bir blok içine yerleştirilmiş yazıt fragmanları, anlaşılır bir bütünlük içermese de, Ankara’da ki Augustus tapınağı duvarında bulunan hem Latince hem de Grekçe yazıttan, bölümlerin yerleri bilindiği için yazıtın bütününü simgeleyen beton panonun ilgili yerlerine parçalar halinde yerleştirilmişlerdir. Yazıtlardan Ankara’da olan Latince ve Grekçe olarak iki dilli; Apollonia’da olan Grekçe ve Yalvaç’ta olan da Latince’dir. Yalvaç’ta olan nüshanın Latince olması bize Antiokheia’nın resmi dilinin Latince olduğunun ve kentin Roma egemenliğinin ne kadar güçlü olduğunun bir göstergesidir de. Yalvaç, her alanda tarihsel önemini gösteren özel örneklerle dolu. Bu yazıda bunlardan biri olan Augustus’un vasiyetini de içeren kitabeyi ele aldık. Tabii bu önemi, tanıtım çalışmaları kapsamında gelen/gelecek olan misafirlerden önce kentte yaşayan insanlara anlatmak, nasıl bir geçmiş üzerinde yaşadıklarını göstermek gerekiyor ki onlarda gelen misafirlere anlatabilsin.




